BAYER-MONSANTO: TOHUMLARA EL KOYMA

Tohum piyasasının giderek yoğunlaşması, bröve ve ödenecek ücret yarışı birlikte giden iki harekettir. Gıda güvenliği için bir tehdittir.

Antlaşma tamam. İlaç ve tarım-kimya sanayinin devi alman Bayer tohum alanında bir numara olan, GDO'ın belli başlı üreticisi ve Roundup adlı tarım ilacının üreticisi Monsanto'yu satın alıyor. Rekabet kurulu tarafından da onaylanması gereken bu dev satın almanın maliyeti 66 milyar dolar. Monsanto'yu satın almak için her şeyi göze alan Bayer epey borçlanacak. Geçen mayıs ayında  Monsanto, Bayer'in 62 milyar dolarlık teklifini reddetmişti. Bu işlemle tohum sektörü kaçınılmaz ilerleyişine yoğunlaşarak devam ediyor. Geçen mayıs ayında Çinli şirket Chem China dünyanın 3 numarası Syngenta'nın hisse senetlerini 43 milyar dolara satın aldı. Diğer iki amerikan şirketi Dow Chemical (2 numara) ve Dupont (5 numara) 2015 yılında birleştiler. Monsanto satışı gerçekleşirse altı firma yerine üç firma tohum piyasasının yüzde 70'ni, tarım ilaçlarının %75'ni ve diğer pazarlanan tarımsal işlem ürünlerini ele geçirecekler. Küresel gıda güvenliği için yeni bir tehdit.

Tarım dünyası ile biyoteknoloji arasında atılan köprüler tohum sağlayıcılarının birleşmelerini artırdı

Tutarlar olağanüstü. Bu birleşme ve satın almalar 30 yıl önce başlayan ve sektörü tümüyle değiştiren bir eğilimin içinde yer alır. 1980'li yıllardan beri biyoteknoloji tohumların seçimi konusunda yeni teknolojiler geliştirdi. 1990'lı yıllarda doğan gen transferiyle bir organizmadan diğerine bir ya da birkaç genin aktarılmasını sağladı ve ilk GDO (genetiği değiştirilmiş organizmalar) ortaya çıktı. Tarım ile biyoteknoloji arasında atılan köprüler tohum ve diğer tarım girdileri sağlayanlar arasında birleşme ve satın almaları sağladı. ABD'de 1996-2009 arasında 200'den fazla bağımsız tohum üreten şirket satın alındı. Avrupa parlamentosu Yeşiller grubunun bir raporuna göre dünya 4.sü Fransız Limagrain 1990-2012 arasında en az on beş şirket satın aldı. 1970 yıllarında 7000-8000 tohum şirketi varken, 2013 yılında ilk altı sıradaki tohum şirketleri piyasanın %63'nü denetliyordu.

AR-GE konusunda yüksek yatırımları sayesinde bu büyük firmalar çok başarımlı GDO ya da geleneksel olsun tohum çeşitlerini buldular. Bu tohumlar kendilerinin ürettiği tarım ilaçlarıyla kullanılmak üzere tasarlandılar. Monsanta'nun GDO'lı mısırı roundup ilacıyla kullanılır. Tarım-kimya sanayinin 5 numaralı tarım ilacıdır.

Piyasadan pay kapmak için tohum firmaları 1980 yıllarından bu yana fikri mülkiyet haklarının sertleşmesini elde etmeyi başardılar.

Biyoteknoloji alanındaki devasa yatırımları kârlı hale getirmek ve piyasadan pay alabilmek için, 1980'li yıllardan bu yana firmalar fikri mülkiyet haklarını kendileri lehine sertleştirmeyi başardılar. ABD'de 1930 yılında kabul edilen Plant patent Act (bitki patenti antlaşması) ile bitkiden elden edilen patentler korunmaktaydı. Bu yasa ticari bir tohum şirketinin yeniden satmak için tohumu yeniden üretmesini yasaklıyordu. Buna karşın, çiftçi tohumu yeniden kullanabilme hakkına ve tohum seçici ise yeni çeşitler yaratmak için bu genetik malzemeyi kullanma hakkına sahipti. 1980 yılından sonra, canlı bir organizmanın brövelendirilmesi ilkesi verilen bu tür bir bröve ile yüksek mahkeme tarafından kabul edildi. Patent Act'dan farklı olarak bröve deneysel olsa da, bröve başka bir tür yaratmak için korunan tohumun serbest kullanımını yasaklıyordu. Çiftliklerinde hasattan sonra bu tohumu yeniden ekmelerini yasaklıyordu.

Bu bröveler sayesinde tohumcular araştırmayı kilitlediler. Çiftçilerin kendilerine olan bağımlılık ilişkilerini güçlendirdiler ve gerekirse mahkemelere başvurdular. İnfOGM birliğine göre 1997 ile 2010 yılları arasında Monsanto 144 dava açtı ve fikri mülkiyeti ihlali nedeniyle 700 hakemlik pazarlığı yaptı. Bröve ile korunan GDO tohumları özellikle izin verilen ülkelerde hızla yayıldı, en azından çiftçilere ekonomik bir yarar sağlayan türler. 1990 yıllarında var olmayan GDO bugün ABD'de ekilen mısırın %89'u, soyanın da %94'dür.

GDO'a yolu tıkayan Avrupa ise tohumcuların yarattıkları  bröveyle koruma sistemine yanaşmadı ama  ABD'nin önceki Plant patent Act'ına benzer sistemini korudu. Kuruluşu 1961 yılına dayanan Bitkisel Edinim Sertifikasını kullanır. Kuşkusuz çiftçilerin tohumları yeniden kullanması hakkı tohum şirketlerinin saldırısı sonrası 1990'lı yıllarda kırpıldı ama bu sistem Atlantik'in bu yakasında halen geçerli. "Bir tür açık yenilik modeli (open innovation" diyor Nieis Louwaars Plantum'un müdürü. Bitkilerin yeniden üretimi sektöründeki şirketlerin birliğinin müdürü.

Avrupa Bröve Ofisi'nin (ABO) başvuru odası antioksidanı zengin olan bir brokoli türünü onayladı

Ama bu rejim Avrupa Bröve Ofisi'nin başvuru odası tarafından ciddi şekilde söz konusu ediliyor. 2015 Mart'ında bu kurum bir İngiliz şirketi olan Plant Bioscience Limited'in tüm Avrupa Birliği'nde de geçerli olan bir brövesini onayladı. Antioksidanı zengin olan bir brokoli söz konusu olup antioksidan üretiminden sorumlu olan genin genetik markalamanın saptanmasıyla elde edildi. Şirket daha sonra bu geni çapraz yolla brokoliye nakletti ve antioksidan özelliğini artırdı.

Fransa'da yaz bitmeden kabul edilmesi beklenen biyoçeşitlilikle ilgili yasa doğal genlere bröve verilmesini yasaklayacak

Bu tür ürünlere bröve vermek Avrupa'da canlı tartışmalara neden oluyor. Fransa Sanayi Mülkiyeti Ulusal Enstitüsü karşı çıkıyor ve bu yöntem sadece melezlemenin iyileştirilmesidir diyor. Yaz aylarından önce kabul edilmesi beklenen biyoçeşitlilikle ilgili yasa bu doğal genlerin bröveleştirilmesini yasaklayacak. Ama piyasanın giderek yoğunlaşmasıyla riskiyle canlının giderek daha fazla bröveleştirilmesi eğilimi artıyor. 2013 yılında, yıllardır  marul bitine karşı dirençli bir marul tohumunu satan Fransız tohumcu Gautier Hollanda firması Rijk Zwan ile lisans hakları konusunda görüşme yapmak zorunda kaldı. Çünkü bu firma aynı bite karşı dirençli bir gen içeren tüm marullar için bir bröve elde etmişti.

Tohum piyasasının giderek yoğunlaşması ve bröve ve ödenecek ücret yarışı birlikte giden iki harekettir. Gıda güvenliği için bir tehdittir. Yüksek verimli birkaç melez tür üzerinde araştırmaların yoğunlaşması ekimi yapılacak bitkilerin sayısını azaltacaktır. "Hangi iklime ve toprak ve yöreye uygun bitkiyi belirlemek yerine tohumcular bitkileri değiştirip bunların aynı bölgelerde aynı gübreye, aynı tarım ilaçlarına yanıt vermesini sağlıyorlar. Bugün aynı tür mısır Fransa'nın güney doğusunda yetiştiği gibi Romanya'da da yetişiyor" diyor Köylü Tohum Ağı'nın kurucusu Guy Kastler. Tohumların tek türleşmesi ve sadece büyük tohum firmalarının bundan yararlanması dünya genelinde biyoçeşitliliğin erozyonunu artıracaktır. Dolayısıyla tarımın iklimsel değişikliklere uyum sağlama kapasitesi azalacak ve sonuçta gıda gereksinmelerine yanıt verme kapasiteside.

Sendika.org
  • Site Yorumlarý
  • Facebook Yorumlarý Facebook Yorumlarý
Yeni yorum yaz
Henüz bir yorum yazýlmadý. Ýlk yazan siz olabilirsiniz.